A. Giriş

Günümüzde, küresel iklim değişikliği insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri olarak belirmektedir. Artan sera gazı emisyonları, sıcaklık artışları, deniz seviyesi yükselmeleri ve ekstrem hava olaylarının sıklığı, dünya genelinde ciddi etkiler yaratmaktadır. Bu nedenle, küresel toplum, iklim değişikliğiyle mücadelede yenilikçi ve etkili çözümler arayışı içerisindedir.

Sınırda karbon düzenlemesi, temel olarak ürünlerin veya hizmetlerin üretim ve tüketim süreçlerinin karbon ayak izini dikkate alan bir politika ve ekonomik araçtır. Geleneksel karbon düzenlemeleri, çoğunlukla ülke düzeyindeki emisyonları hedeflemekte ve sınırlamaktadır. Ancak sınırda karbon düzenlemesi, bu bakış açısını değiştirerek, ülkeler arasındaki ticaret ve ithalat-ihracat faaliyetlerine karbon etkisini dahil etmektedir.

Türkiye'nin en önemli ihracat ortağının Avrupa Birliği olduğu düşünüldüğünde, sınırda karbon düzenlemesi kavramının önemine ve düzenlemenin ülkemiz üzerindeki etkilerine hakim olmak gerekmektedir.

B. Sınırda Karbon Düzenlemesi Kavramı

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), Avrupa Birliği ("AB") sınırları dahilinde ticari malların üretimi esnasında oluşan karbon maliyetlerine eşdeğer bir maliyetin Avrupa Birliği ülkelerine ithal edilen mallara da uygulanmasına ilişkin düzenleyici bir sistemdir. Bu düzenleme mekanizmasının en önemli amacı; AB merkezli şirketlerin karbon yoğun üretimlerini AB'ye göre daha az katı politikaların uygulandığı ülkelere taşıması veya AB ürünlerinin yerini daha karbon yoğun ithalatlara bırakması ile ortaya çıkabilecek karbon kaçağının önlenmesi ve Avrupa üretici sektörlerinin rekabet gücünün korunması şeklinde ifade edilmektedir.

Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda, emisyonları %55 oranında azaltma hedefini gerçekleştirmek amacıyla "Fit for 55" teklif taslağı yayımlanmıştır. "Fit for 55" kapsamında yer alan önemli uygulamalardan biri de Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (Carbon Border Adjustment Mechanism) olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupa Konseyi tarafından, 15 Mart 2022 tarihinde "Regulation of the European Parliament and of the Council Establishing a Carbon Border Adjustment Mechanism" başlıklı yazısı yayımlanarak "Sınırda Karbon Düzenlemesi" yürürlüğe konulmuştur.

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasında uygulama 1 Ekim 2023 tarihi itibariyle sadece raporlama yükümlülüğü içeren geçiş dönemi ile başlayacak olup, doğrulama ve karbon fiyatlandırmaya ilişkin yükümlülükler ise 1 Ocak 2026 tarihi itibariyle başlayacaktır.

SKDM'nin kapsamında ilk aşamada, yüksek karbon kaçağı riski taşıyan 6 sektör bulunmaktadır:

1391158a.jpg

Zaman içerisinde, ürün bazında karbon ayak izi ölçümüne yönelik uygun metodolojilerin geliştirilmesi ile birlikte daha fazla kullanıcı sektör veya ürünün SKDM kapsamına alınması beklenebilecektir.

SKDM Emisyon Kapsamı:

  • Kapsam-1 Doğrudan emisyonlar: Ürünün üretim süreçlerinden kaynaklanan karbon salımı (üretim sürecinde tüketilen ısıtma ve soğutmanın üretiminden kaynaklı olan emisyonlar da dahil)
  • Kapsam-2 Dolaylı emisyonlar: Üretimde kullanılan elektrik enerjisinin üretimi aşamasında salınan emisyonlar.
  • Kapsam-3 Girdi kaynaklı dolaylı emisyonlar: Ürünün üretiminde girdi olarak kullanılan ve yine SKDM ürün listesinde yer alan girdi/ara malların üretimi aşamasında salınan emisyonlar. (Tedarikçilerden temin edilerek hesaplamaya dahil edilecektir.)

Bu raporlama yöntemlerine ilişkin Uygulama Yönetmeliği yayımlanmış olup geçiş aşamasında ithalatta yerleşik emisyonlar açısından esneklik sağlandığı görülmektedir. Yönetmeliğe göre, 2024 yılının sonuna kadar şirketler üç şekilde raporlama imkanına sahip olup: yeni metodolojiye (AB yöntemi) göre tam raporlama, eşdeğer bir yönteme dayalı raporlama (üç seçenek), varsayılan referans değerlerine göre raporlama (Yalnızca Temmuz 2024 sonuna kadar) şeklindeki yöntemlerden birini seçmekte serbesttir.

Ek olarak belirtmek gerekir ki, Komisyon ithalatçıların ilgili hesapları yapmasına ve raporlamasına yardımcı olmak için özel bilişim teknolojileri araçları ile geçiş mekanizmasında işletmeleri desteklemek amacıyla ayrıntılı rehberlik programları ve eğitim materyalleri düzenleyerek hayata geçirmiştir.

İlgili sektörlere ait malların ithalatçıları, üretici firmalarından aldıkları verilerden yolar çıkarak, yalnızca ithalatlarında yer alan sera gazı emisyonlarını raporlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük hususunda, esaslı olarak yükümlülüğün ithalatçı firmaya ait olma sebebinin SKDM kapsamında oluşacak ücretin AB'de yer alan ithalatçı firma üzerinde doğacak olması sebebiyle olup ithalatçı firmaların SKDM kapsamında kendilerine ödetilen maliyeti ihracat firmasına yansıtıp yansıtmayacağı şirketin fiyatlandırma politikasına göre değişkenlik göstereceğinden öngörülebilir değildir. Ancak bu durumun ihtacat yapan firmaların karlılığına etki edeceği şüphesizdir.

C. Sınırda Karbon Düzenlemesinin Sonuçları

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ticaretinde kapsamlı bir dönüşüme neden olacağı açıktır. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması hayata geçirildikten sonra en önemli sonucu, ilgili sektörlerin gerekli dönüşümleri yapmaması halinde Avrupa Birliği'ne yapacakları ihracatların belirli maliyetlerle karşılaşması olarak beklenmektedir. Bu nedenle, ilgili sektörlerin dönüşüm ve uyum süreçlerine odaklanması önem arz etmektedir.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından yapılan araştırmalar, Türkiye'nin özellikle alüminyum ve demir-çelik gibi sektörlerde Avrupa Birliği'ne önemli ihracat yaptığını ortaya koymaktadır. Türkiye SKDM kapsamında yer sektörlerin içerisinde özellikle alüminyum ve demir-çelikte AB'ye en fazla ihracat yapan üçüncü ülke konumunda bulunmaktadır Bu ürünlerde AB pazarına ihracat Türkiye'nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde beşi seviyesindedir. Bu durum dahi geçiş sürecinde ilgili sektör alanında çalışan şirketlerin uyum sağlamasının önemini gözler önüne sermektedir. Bu sektörlerin, düşük karbonlu üretim teknolojilerine geçiş ve enerji verimliliğini artırmak için önlem almaları, rekabet güçlerini korumaları açısından önemli olacaktır. Kaldı ki, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne yapmakta olduğu ihracatın oranı dikkate alındığında AB ile uyumlu bir karbon fiyatlama sistemini uygulaması halinde, rekabet gücünü ve sahip olduğu piyasayı koruyacağı açıktır. Bunun aksinde ise gelecek süreçte AB pazarında ciddi kayıplar yaşanabileceği göz önüne alınmalıdır.

Sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasının sonuçlarından beklentiler, emisyon azaltımına yönelik yatırımları teşvik edeceği ve temiz üretim teknolojilerinin adaptasyonunu hızlandıracağı yönündedir. AB içindeki emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için sıkılaştırılan ETS uygulaması da bu süreci destekleyecektir.

Avrupa Birliği (AB), emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için çeşitli düzenleyici tedbirler almaktadır. Bu önlemlerden biri, sera gazı emisyonlarını sınırlandırmayı amaçlayan karbon fiyatlandırması aracı olan ETS (Emisyon Ticaret Sistemi) uygulamasını güncellemektir. ETS kapsamında yer alan sektörlerde emisyonların 2005 yılına göre 2030 yılında %62 oranında azaltılması hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda, 2024 yılında 90 milyon, 2026 yılında 27 milyon ton tahsisatın kaldırılması planlanmaktadır. Aynı zamanda, piyasada işlem gören tahsisatların 2024-2027 döneminde yıllık %4,3, 2028-2030 döneminde ise %4,4 oranında azaltılması öngörülmektedir. Ücretsiz tahsisatlar da 2026-2034 döneminde belirli oranlarda azaltılarak tamamen kaldırılacaktır. Bu düzenlemelerle birlikte piyasada işlem gören tahsisat miktarının azalması, karbon ücretinin yükselmesine yol açacak ve şirketleri, maliyetleri düşürmek amacıyla temiz üretim teknolojilerine ve emisyon azaltımına yönelik yatırımları artırmaya teşvik edecektir.

SKDM'nin demir ve çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik, organik kimyasallar, plastikler, hidrojen ve amonyak sektörlerini kapsadığı göz önüne alındığında bu sektörlerde faaliyet gösteren kuruluşların karbon maliyeti kaynaklı bir rekabet dezavantajı yaşama ihtimalleri ortaya çıkabileceği göz önüne alındığında net sıfır standardı kapsamında kısa vadede azaltım sağlamak için planlamalar yapmak durumunda kalacakları açıktır.

D. Sonuç

Sınırda karbon düzenlemesi mekanizması, küresel iklim değişikliği mücadelesinde önemli bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupa Birliği; sınırları dahilindeki üreticilerden halihazırda tahsil etmekte olduğu karbon ücretlerini, kendi topraklarına ihracat gerçekleştiren ve sınırlar harici üretim yapan firmalardan da denk düşecek miktarda ücretin tahsil edilerek fırsatların ticari rekabet ve maliyetler hususunda eşitlenmesini hedeflediği görülmektedir.Türkiye'nin bu mekanizmaya uyum sağlaması ve çevresel hedeflerle ekonomik rekabet gücünü dengelemesi, sürdürülebilir ve çevreci bir gelecek için kritik önem taşımaktadır. Bu bağlamda, politika yapıcıların ve sanayi paydaşlarının işbirliği ve dönüşüm süreçlerine odaklanması, başarılı bir sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasının oluşturulmasında kritik bir rol oynayacaktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.