Anayasa Mahkemesi 17/07/2020 tarihinde E. 2019/40 K. 2020/40 sayılı kararıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun zorunlu mali mesuliyet sigortasından doğan tazminatların "Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları'na" göre belirlenmesine ilişin hükümlerini iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin işbu kararından önce sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğu KTK ve ZMMS Genel Şartları'na göre belirlenmekteydi. ZMMS Genel Şartları ise idarenin takdir ve tasarrufunda ve her zaman değiştirilebilir olduğundan idarenin tazminat hesabı hususunda bu ölçüde geniş bir takdir yetkisine sahip olması Anayasa'nın 13. Maddesinde düzenlenen temel hak ve özgürlüklerin ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlanamayacağı ilkesine ters düşmektedir. Nitekim sigorta şirketlerinin zorunlu mali mesuliyet sigortasından doğan sorumluluğunun kanunlar yerine idare tarafından belirlenen ZMMS Genel Şartları ile belirlenmesi kanunilik ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir.

İlgili AYM kararının kapsamlı bir değerlendirmesinin yapılabilmesi için öncelikle iptale konu Kanun (KTK) ile motorlu taşıt işletenlere yüklenen hukuki sorumluluk için Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) yapma mecburiyeti ve bu sigortanın kapsamının yanı sıra sigorta hukuku bağlamında mahiyetinin tespit edilmesi gerekmektedir. İşletenin motorlu araç işletilmesi sebebiyle doğabilecek hukuki sorumluluğu KTK Madde 85'ten kaynaklanmakta olup hükme göre, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." KTK'nın 91. maddesi ile işletene yüklenen sorumluluğun sigorta ettirilmesi zorunlu kılınmış olup hükme göre, "İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur."

İşletenin motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan zararları tazmin edebilmesi işletenin ekonomik gücüne bağlı olduğundan zarar gören üçüncü kişiler aleyhine zararın tazmin edilememesi tehlikesi gündeme gelecektir. Kanun koyucu tarafından zararın tazminini güvence altına almak maksadıyla işletene mali sorumluluk sigortası ile bu riskleri teminat altına alma zorunluluğu yüklenmiştir. "ZMMS bir sorumluluk sigortası olup bu sigorta kapsamında sigorta şirketi belirli bir prim ödenmesi karşılığında sigorta ettiren konumundaki işletenin sözleşmede gösterilen hukuki ilişki sebebi ile üçüncü kişiye sorumlu olacağı bir zarar verirse, zarar gören kişinin, sigorta ettirene karşı sahip olacağı talepleri karşılama yükümlülüğünü üstlenir. Bu sayede zarar görenin zararlarının işletenin ekonomik gücünün yetersizliği nedeniyle karşılanamaması riski bertaraf edilmiş olacaktır. Sorumluluk Sigortası, zarar sigortasının bir nev'i olan pasif zarar sigortası olup sigorta zararı sigorta ettirenin mal varlığında meydana gelen bir borçtur. Burada riziko, bir borcun doğumu yani maddi değil hukuki bir rizikodur."1

Kanun koyucu her ne kadar işletenin üçüncü kişiler üzerinde sebep olabileceği zararların işletenin ekonomik gücünün yetersizliği nedeniyle karşılanamayabileceği ihtimaline karşı bu sorumluluğun sigorta ettirilmesi gerekliliğini öngörmüşse de sigortacının sorumluluğunun dayandığı esasların işletenin sorumluluğunun dayandığı esaslardan 6704 Sayılı Kanun'la KTK'nın 90. Maddesi'nde yapılan değişiklik neticesinde farklılaşması incelemekte olduğumuz kararın doğumuna yol açmıştır. Nitekim KTK'nın 90. maddesinde 6704 Sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önce hem işletenin hem de sigortacının sorumluluğu 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun haksız fiile ilişkin hükümlerine göre belirlenmekteydi. Ancak bu değişiklikten sonra işletenin sorumluluğu 6098 Sayılı Kanun'a göre belirlenmeye devam etmekle birlikte sigortacının sorumluluğu ZMMS Genel Şartlarına göre belirlenmek durumunda kalmış olup bu durum işleten ile sigortacının zararı tazmin sorumluluğunda ikiliğe yol açmıştır. İşletenin ve sigortacının sorumluluğunun belirlenmesinde ortaya çıkan bu farklılaşma ise şu açıdan önemlidir;

  • 6098 Sayılı Kanun'a göre zarar olarak nitelendirilmeyen hususların genel şartlarda zarar olarak nitelendirilmesi halinde işletenin tazminat borcunun kapsamı ile sigortacının tazminat borcunun kapsamı sigortacı aleyhine farklılaşmış olacak ve sigorta şirketi bakımından fakirleşmeye, zarar gören üçüncü kişi bakımından ise sebepsiz zenginleşmeye neden olunacaktır.
  • 6098 sayılı Kanun'a göre zarar olarak nitelendirilen hususların genel şartlarda zarar olarak nitelendirilmemiş olması hâlinde de işletenin tazminat borcunun kapsamı ile sigorta şirketinin bu borcu teminat altına alması gereken tazminat sorumluluğunun kapsamı yine farklı olacaktır. Bu senaryoda sigorta şirketinin gerçek zarardan (reel kayıp) sorumlu olmaması, sorumluluğun daralması nedeniyle, işleten ZMMS yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir.

İşleten için de sigortacı için de sorumluluk aynı olaydan kaynaklanıyor olmakla birlikte sorumluluğun kapsamının farklı esaslara göre (bir taraf için TBK'ya diğer taraf için ZMMS Genel Şartları ve Eklerine göre) belirlenecek olması zararın tazmini esnasında belirsizliğe yol açacaktır.

Bu farklılık nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru neticesinde AYM 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu'nun 90 ve 92. maddelerinde yer alan "Trafik Sigortası Genel Şartları" ifadelerini iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararıyla iptal ettiği maddelerin ilgili kısımları aşağıdaki gibidir;

Madde 90 (Maddi ve manevi tazminat): Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.

Madde 92 (Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar): Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.

  1. (Ek: 14/4/2016-6704/4 md.) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.

SONUÇ VE KANAAT

Kararın gerekçe kısmına göre sigortacının mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcunun kapsamının belirlenmesi genel şartlara atıf yapılması sebebiyle kanuna nazaran ikincil nitelikte bulunan idarenin düzenleyici işlemlerine bırakıldığından gerçek zarar tazmin edilemeyecektir. Nitekim işletenin motorlu araç işletilmesinden doğan sorumluluğu haksız fiilden doğan sorumluluk iken aynı zarardan dolayı sigorta şirketinin tazminat sorumluluğunun sözleşmeden doğan sorumluluk olması karşısında zarar görenin zararının tam olarak tazmin edilmesi tehlikeye düşecektir.

Bu durumu uygulamadan bir örnekle illüstre etmek gerekirse, iki veya daha fazla aracın karıştığı bir kazada araçlardan birinin kusurlu olarak diğer araç veya araçlara maddi zarar vermesi neticesinde, değer kaybına uğrayan araç sahibi KTK Madde 97 gereği kusurlu araç sahibinin ZMMS poliçesine dayanarak sigorta şirketinden meydana gelen değer kaybının tazminini talep edebilecektir. Zarar görenin sigorta şirketine başvurusu üzerine zarar gören araçta oluşan değer kaybı AYM'nin iptal kararından önce KTK'nın 90. Maddesine göre genel şartlara göre belirlenmekteydi. Zarara sebep olan kaza esasen haksız fiil sorumluluğunu doğuran bir borç olmakla birlikte zararı tazmin borcunun TBK kapsamında haksız fiil esaslarına göre değil de genel şartlar ve ekinde yer alan esaslara göre belirlenmesi zarar görenin gerçek zararının tazmin edilememesine yol açacaktır. Zira oluşan değer kaybı genel hükümlere göre belirlendiğinde Yargıtay içtihatlarına göre söz konusu değer kaybı "aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre"2 belirlenecek ve buna göre bir tazminat miktarı elde edilecek, diğer yandan genel şartların ekinde yer alan hesaplamaya göre başka bir hesap yapılacak ve başkaca bir tazminat miktarı tespit edilecektir. Zararın kaynağı olan kaza aynı olmakla birlikte iki farklı sorumluluk esasının bulunması nedeniyle oluşan ihtilaflı bu durum AYM'nin kararından sonra giderilmiştir. Nitekim karardan sonra hem sigorta şirketinin hem de işletenin sorumluluğu aynı esaslara yani Borçlar Kanunu'nun haksız fiile ilişkin genel hükümlerine göre belirlenmek durumundadır.

Kanaatimizce Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sorumluluk hukuku bakımından olumlu bir gelişmedir. İdarenin yetki ve tasarrufundaki Genel Şartlar ile haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğun belirlenmesi kanunilik prensibine ve normlar hiyerarşine aykırılık teşkil etmektedir. Sigorta şirketlerinin haksız fiil sorumluluğunun Genel Şartlar ile belirlenerek sorumluluklarının daraltılmasının hukuk devleti ilkesi ile bağdaşır bir yanı olmadığı gibi kamunun da bu durumdan herhangi bir menfaati söz konusu değildir. İptal kararından sonra sigorta şirketlerinin teminat altına alacağı işletenin haksız fiillerinden doğan sorumluluğu genel hükümlere göre belirlenecek böylece kanunilik ilkesine riayet edilmiş olacaktır. Aynı fiilden kaynaklanan sorumluluğun iki farklı esasa göre belirlenmesi durumuna son verilmesi ile eşitlik ilkesi de sağlanmış olacaktır.

KAYNAKÇA

Footnotes

1. Rayegân KENDER, "Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarındaki Değişikliklerin Değerlendirilmesi"

2. Yargıtay Kararı - 17. Hukuk Dairesi, E. 2017/980 K. 2018/1219 T. 21.2.2018

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.