Uyusmazliklarin mahkemeye intikal etmeksizin alternatif çözüm yöntemleri ile sulhen çözümü noktasinda dünya genelinde pozitif yönde bir egilimin görülmektedir. Özellikle Is Hukuku'ndaki uzun süren yargilamalarin yani sira Is Mahkemeleri'nin de artan is yükü, taraflarin taleplerine zamaninda ve etkin bir sekilde ulasmasindaki zorluklarin basinda gelmektedir. Yasanan bu durum, isçi isveren iliskisinde taraflari, taraf taleplerine daha hizli ve ekonomik yoldan kavusabilmek için uyusmazlik konularini dava asamasina tasimadan çözüme kavusturmaya yöneltmistir. 

Bu yazimizda; sirasiyla is hukukunda arabuluculuk ("Ihtiyari/Zorunlu") kurumu ile ikale sözlesmesi hakkinda genel bir bilgi verdikten sonra birbirine benzerlikleri bulunsa da aslinda çok fazla noktada farklilasan bu iki kurumu karsilastirmaya çalisacagiz.

(i) Türk Is Hukukunda Arabuluculuk ("Ihtiyari/Zorunlu") Kurumu ile Ikale Sözlesmesi Kurumu

6325 sayili Hukuk Uyusmazliklarinda Arabuluculuk Kanunu 22.06.2012 tarihinden beri yürürlükte olup; arabuluculuk mahkeme yoluna alternatif bir uyusmazlik çözüm mekanizmasi olarak uygulanmaktadir. Is Hukuku'nda da taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyusmazliklarin çözümlenmesinde bu mekanizmaya basvurulabilmektedir.

Ihtiyari arabuluculuk olarak nitelendirilen yukarida mekanizmanin disinda 01.01.2018 tarihinde yürürlüge giren 7036 sayili Is Mahkemeleri Kanunu ile is hukukunda zorunlu arabuluculuk hukukunuza dahil edilmistir. Kanun'un "Dava sarti olarak arabuluculuk" baslikli 3. Maddesinde yer alan düzenleme ile kanuna, bireysel veya toplu is sözlesmesine dayanan isçi veya isveren alacagi ve tazminat ile ise iade talebiyle açilacak davalarda, öncesinde arabulucuya basvurulmus olmasi dava sarti olarak düzenlenmistir.

Gerek ihtiyari gerekse de zorunlu arabuluculuk kurumlari Is Hukuku'nda uzun süren yargilamalarin önüne geçmeye, Is Mahkemeleri'nin artan is yükünü azaltmaya ve is iliskisinden kaynakli uyusmazliklarda her iki tarafin da taleplerine daha hizli ve ekonomik yoldan kavusabilmelerine hizmet etmekte olup;  her iki süreçte de arabulucunun rolü, taraflar adina karar vermek ya da çözüm önerilerinde bulunmak degil, bilakis bagimsiz ve tarafsiz bir üçüncü kisi olarak taraflar arasinda uygun iletisim ortamini yaratmak suretiyle çözümü taraflarin kendilerinin bulmasini saglamaktir.  

Is Hukuku baglaminda ikale ise, herhangi bir üçüncü kisi katilimi ve müdahalesi olmadan, sadece is sözlesmesinin taraflari olan isçi ile isverenin aralarindaki is iliskisini karsilikli ve birbirlerine uygun irade beyanlari ile anlasarak sona erdiren bir sözlesme olarak tanimlanmaktadir.

(ii) Arabuluculuk ("Ihtiyari/Zorunlu") Kurumu ile Ikale Sözlesmesinin Karsilastirilmasi

Her iki mekanizmada esasen isçi ile isveren arasinda mevcut olan is iliskisinden kaynakli uyusmazliklarin sulhen çözümüne hizmet etmektedir. Her ne kadar bu açidan bu iki mekanizmanin birbirlerine benzerlikleri bulunsa da; esasen bu iki mekanizma birçok açidan farklilasmaktadir. Yazimizin devaminda bu iki mekanizmanin farklilasan yönlerini açiklayacagiz.

Her seyden önce ikale, isçi ve isverenin taraf oldugu bir sözlesme iken; arabuluculukta isçi ve isverenin disinda bir de arabulucunun katilimi söz konusu olmaktadir. Dolayisiyla en az üç kisinin katilimi ile gerçeklesebilen arabuluculuk görüsmesinde taraflar arasinda uygun iletisim ortamini yaratmak suretiyle uyusmazligin çözümü bagimsiz ve tarafsiz bir üçüncü kisinin katilimi ile gerçeklesmektedir.

Ikale sözlesmesinin kurulmasindaki temel amaç; isçi ile isveren arasinda mevcut olan is sözlesmesinin anlasma yolu ile sona erdirilmesini saglamak iken; arabuluculuk görüsmeleri taraflar arasindaki is iliskisi devam ederken (-Örnegin; is iliskisi devam ederken isyerinde fazla mesailerinin karsiligi kendisine ödenmeyen bir isçi is sözlesmesini sona erdirmeden bu fazla mesailerinin karsiliginin kendisine ödenmesi talepli olarak arabuluculuk basvurusunda bulunabilir-) yapilabilecegi gibi; ayni zamanda is iliskisi sona erdikten sonra da (-Örnegin; ücreti kanun hükümleri veya sözlesme sartlarina uygun olarak hesap edilmeyen veya ödenmeyen bir isçinin is sözlesmesini hakli nedenle fesih etmek suretiyle sona erdirerek kidem tazminatina ek olarak ödenmeyen bu ücretlerinin kendisine ödenmesi talepli olarak arabuluculuk basvurusunda bulunabilir-) yapilabilmektedir. Dahasi is iliskisi sona erdigi esnada da arabuluculuk görüsmesinin yapilmasinda hukuken bir engel bulunmamaktadir. Dolayisiyla arabuluculuk ile ikale bu açidan yarismaktadir. Uygulamada ise isçiler daha çok is iliskisi sona erdikten sonra isçilik alacaklarini konu alacak sekilde arabuluculugu tercih etmekte; buna karsilik isverenler ise isçilerden olan ihbar tazminati ya da cezai sart alacaklari için arabuluculuga basvurmaktadir.

Bu iki temel mekanizmanin farklilastigi en temel nokta bir uyusmazligin mevcudiyeti noktasinda karsimiza çikmaktadir. Ikalede, is sözlesmesinin taraflari olan isçi ile isverenin aralarindaki is iliskisini, karsilikli ve birbirlerine uygun irade beyanlari ile anlasmak suretiyle sona erdirmektedirler. Dolayisiyla ikalede muhakkak bir uyusmazligin mevcudiyeti aranmaz. Zira is iliskinin taraflari olan isçi ve isveren taraflar arasindaki mevcut is sözlesmesinin sona erme kosullarinda ortak bir payda da bulusmak suretiyle bir uzlasma saglamaktadirlar. Buna karsilik arabuluculuk mekanizmasina basvurabilmek için taraflar arasindaki is iliskisinden kaynakli somut bir uyusmazligin dogmus bir baska deyisle taraflardan birinin bir alacak ve hak talebi mevcut olmasi ve diger tarafin da bu talebi yerine getirmiyor olmasi aranmaktadir.

Ikale sözlesmesinde taraflar karsilikli anlasmak suretiyle aralarindaki is iliskisini sona erdirdikleri için ikale Is Kanunu'nda tarif edilen is sözlesmesinin feshi niteliginde degildir. Buradan hareketle is iliskisi ikale ile sona erdirilen bir isçi, 4857 sayili Is Kanunu'nda düzenlenen basta is güvencesi hükümleri olmak üzere kidem, ihbar ve issizlik ödenegi gibi feshe bagli haklardan yararlanamaz. Uygulamada isverenler isçinin feshe bagli haklarindan yaralanmasinin önüne geçmek amaciyla is iliskisini ikale yoluyla sona erdirmektedir. Bunun içindir ki Yargitay, ikale sözlesmelerine süphe ile yaklasmakta ve her bir somut olayin özelliklerini dikkate alarak ikale hakkinin kötüye kullanim niteligi tasiyip tasimadigini makul yarar kriterleri ile denetlemektedir.1 Bu denetim, ikale teklifinin hangi taraftan geldigine bagli olarak degisiklik göstermektedir.

Ikale teklifinin isverenden gelmesi halinde ikale sözlesmesinin zayif tarafi olan isçiye makul yarar saglanmadikça Yargitay, bu ikaleyi geçersiz saymaktadir. Makul yarar ise Yargitay kararlarinda, isçinin kidemi, isçinin pozisyonu gibi somut durumun özelliklerine göre belirlenmektedir.2 Her ne kadar bu makul yararin serbestçe kararlastirilabilmesi mümkün ise de; bu ek menfaatin asgari 4 aylik ücret olmasi gerektigine dair Yargitay kararlari mevcuttur.3 Zira feshin geçersizligi istemi ile dava açildiginda, feshin geçersizligine karar verildiginde alt sinir 4 aydir ve bu alt sinirin sözlesme ile 4857 sayili Is Kanunu'nun 21/son maddesi uyarinca altina inilebilmesi mümkün degildir.4 Bu kurallara aykirilik halinde de mahkemeler geçerli bir ikalenin kosullarinin olusmadigina kanaat getirilebilmektedirler. Bu sebeple, ikaleye iliskin teklifin isverenden gelmesi durumunda, isverenlerin isçiye kidem ve ihbar tazminati gibi yasal haklari ile birlikte ise baslatmama tazminatinin alt siniri olan en az 4 aylik brüt ücreti tutarinda bir ek ödeme yapmayi göz önünde bulundurmalari tavsiye edilmektedir.

Ikale teklifinin isçiden gelmesi halinde ve bu teklifte herhangi bir irade sakatligi yoksa bunun yani sira isçiye de kidem, ihbar tazminati ve yillik izin ücreti gibi yasal isçilik haklari saglaniyorsa Yargitay, bu ödemelere ek olarak isçiye makul yarar çerçevesinde ek bir menfaatin saglanmasina gerek olmadigi görüsündedir. 5 Zira isçi, istifa etmek suretiyle iste ayrilirken kidem ve ihbar tazminatina hak kazanamayacak iken, ikale ile kendisine kidem ve ihbar tazminati ödenmektedir. Bu da aslinda isçi lehine makul menfaat olarak kabul edilmektedir.

Buna karsilik arabuluculukta taraflar arasindaki is iliskisinden kaynakli bir uyusmazligin çözümü söz konusu oldugundan diger bir ifade ile is iliskisinin karsilikli ve birbirine uygun irade beyani ile anlasmak suretiyle sona erdirilmesi söz konusu olmadigindan böyle bir makul yararin saglanma zorunlulugu söz konusu degildir.

Arabuluculugun ikaleden ayrilan en önemli özelliklerinden birisi de usulüne uygun sekilde düzenlenmis bir arabuluculuk anlasma tutanaginin icra edilebilirlik serhi ile birlikte bir mahkeme ilami niteliginde belge olmasidir. Diger bir ifade ile arabuluculuk anlasma tutanagi kesinlesmis bir mahkeme karari ile esdeger olacaktir. Dahasi taraflar ve avukatlari ile arabulucunun birlikte imzaladiklari anlasma belgesi, icra edilebilirlik serhi aranmaksizin ilam niteliginde belge sayilmaktadir. Buradan hareketle de arabuluculuk anlasma belgesine riayet etmeyen taraf aleyhine 2004 sayili Icra Iflas Kanunu çerçevesinde cebri icraya basvurulabilecektir. Ancak arabuluculuk sürecinin usulüne uygun olarak yürütülmemesi durumunda her ne kadar ortada arabuluculuk anlasma tutanaginin mevcudiyeti söz konusu olacak ise de; bu arabuluculuk anlasma tutanagi belli sartlar altinda is mahkemesi tarafindan yapilan yargilama sonucunda iptale tabi olabilecektir.6

Buna karsilik ikale en nihayetinde isçi ile isveren arasinda imzalanan bir sözlesmedir. Taraflarin bu sözlesmeye riayet etmemesi ise sözlesmeye aykirilik teskil edecektir. Arabuluculuk anlasma belgesinde oldugu gibi ikale kesinlesmis bir mahkeme karari ile es deger olmadigi için taraflarin ikalede yer alan hükümlere aykiri davranmasi halinde ilgili tarafin karsi taraf aleyhine basvurabilecegi tek yol dava açmak olacaktir. 

Bu iki müessese arasindaki fark vergilendirme noktasinda da farklilik göstermektedir. Ikalede ikale bedelleri üzerinden gelir vergisi tahakkuk edecek iken arabuluculukta, anlasilmasi halinde "arabuluculuk anlasma tutanagi" mahkeme ilami niteliginde olacagindan gelir vergisi tahakkuku söz konusu olmayacaktir. Ancak bu istisna 193 sayili Gelir Vergisi Kanunu md. 25/1 uyarinca yalnizca 8 aylik ise baslatmama tazminatina tekabül eden miktar için geçerlidir. Dolayisiyla 8 aylik brüt ücreti asan kisim, ücret mahiyetinde sayilacagindan ötürü gelir vergisine tabi olacaktir.

Son olarak arabuluculukta taraflar arasindaki uyusmazligin çözümü arabulucunun katilimi ile gerçeklestigi için arabuluculuk ücreti söz konusu olmaktadir. Bu ücret Adalet Bakanligi'nca her yil yayinlanan asgari ücret tarifesinde belirlenen ücretlerden az olmamak üzere taraflarca serbestçe belirlenmektedir. Taraflar aksini kararlastirmadiysa ücretin yari yariya ödenmesi esastir.

Footnotes

1 Yargitay 22.HD, 19.06.2017 tarih, 2017/35505 E., 2017/14692 K.

2 Yargitay 9. HD, 27.03.2019 tarih, 2019/2672 E., 2019/6911 K.

3 Yargitay 9. HD., 26.3.2018 tarih, 2017/21980 E., 2018/6265 K.

4 Yargitay 9. HD., 26.3.2018 tarih, 2017/21980 E. 2018/6265 K.

Yargitay 9. HD., 23.9.2019 tarih, 2019/2019 E., 2019/16546 K.  

6 Izmir Bölge Adliyesi Mahkemesi 9. HD., 21.10.2019 tarih, 2019/2343 E., 2019/1223 K.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.