Sürdürülebilirlik Ve ESG'ye Hukuki Bakış

ML
MGC Legal

Contributor

MGC Legal is a full-service law firm based in Istanbul, Turkey, and renders services to Turkish and multinational individuals and businesses regarding activities in Turkey and EMEA countries. Practice areas include real estate and construction, brand protection, debt collection, employment, ex-pat matters, immigration, legal research and investigation, project finance, mergers and acquisitions, project management and restructuring, secondment and corporate retainer services, family and inheritance law, and other civil law matters through litigation, arbitration, and other dispute resolution methods.
Bir şirketin başlıca varoluş amacının kâr elde etmek ve varlığını sürdürmek olduğu belirtilmektedir. Peki günümüz ticaret şirketleri için gerçekten bu cevabın yeterli bir cevap olduğu söylenebilir mi?
Turkey Corporate/Commercial Law
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

Bir şirketin başlıca varoluş amacının kâr elde etmek ve varlığını sürdürmek olduğu belirtilmektedir. Peki günümüz ticaret şirketleri için gerçekten bu cevabın yeterli bir cevap olduğu söylenebilir mi?

Bir şirketin kâr etme amacının yanı sıra üretim yaparak toplum içinde zenginlik ve refah yaratmak amacı da olmalıdır. Nitekim kârın aslında bir amaç değil de bir sonuç olduğunu düşünen görüşler de mevcuttur. Şirketler amacını gerçekleştirirken topluma, çevreye ve gelecek kuşaklara karşı da sorumludurlar. Faaliyetlerini gerçekleştirdikleri esnada istihdam yaratan, topluma fayda sağlayacağını düşündükleri ürünler için araştırmalara yatırımlar yapan, diğer şirketlerle etkileşime geçen şirketlerin topluma karşı hiçbir sorumluluğunun olmadığını söylemek pek de mümkün değildir. Yalnızca faaliyetlerini gerçekleştirirken değil aynı zamanda var olarak da topluma katkı sağladıkları açıktır. Peki şirketlerin bundan doğan sorumluluğu hukuki açıdan kime ve hangi şartlar altında yüklenebilecektir?

Sürdürülebilirlik; iklim değişikliği ile mücadele etmek amacıyla gelecek nesillerin refahının düşünülerek insanlık yaşamının daimi kılınabilmesidir. Türkçesi Çevresel, Sosyal ve Yönetsel ("ÇSY") veya yaygın olarak İngilizcesi Enviromental, Social and Governance ("ESG") olarak bilinen kavram ise nispeten daha dar kapsamlı olup şirketlerin bu doğrultudaki sorumluluklarının çerçevesi gibi düşünülebilir.

Rekabetin her geçen gün arttığı piyasa koşullarında ve sayısız alternatif arasından belli bir ürünü seçmemizi sağlayan en önemli etkenlerden biri ise o ürün üreticisi firma ile kurduğumuz bağdır. Üretici/Sağlayıcı firmanın amaç ve değerleri tüketicinin amaç ve değerleri ile ne derece örtüşüyor ise ürüne/hizmete olan talep de o derece yüksek olacaktır. Diğer bir deyişle; varoluş amacı ve değerleri toplumun değerleri ile ne kadar örtüşüyor ise o şirketin ömrü o derece uzun olacaktır. Uluslararası mevzuatları takip eden, toplumsal ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerine uyumlu hareket eden ve uluslararası standartları sağlayan şirketlerin ise rakiplerinin bir adım önüne geçeceği düşünülmektedir. En nihayetinde kendini topluma ve çevreye karşı sorumlu hisseden şirketlerin de günden güne sayıları artmaktadır. Ayrıca bu yarışta geride kalmak istemeyen ticaret şirketlerinin ise hızlı bir şekilde uluslararası mevzuatı takip ederek uyum sürecine geçtiklerini de görmekteyiz. Belirtmek gerekir ki iş etiğine sahip ve etik davranış sergileyen şirketlerin gayri maddi varlık olarak itibarının ve marka değerinin giderek yükseldiği de bilinmektedir. Bugün ticari hayatta sürdürülebilirlik, yatırım kararı alınmasında bile kritik öneme sahip bir duruma gelmiştir.

Sürdürülebilirliğe dair en temel düzenlemeler Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Sermaye Piyasaları Kanunu (SPK)'dadır. Her ne kadar sürdürülebilirliğe dair emredici kurallar sınırlı sayıda düzenlenmiş olsa dahi; şirketler kendi iç yönergeleri ile veya esas sözleşmeleri aracılığıyla düzenleme yoluna giderler. TTK 88.maddeye eklenen fıkrayla birlikte Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ("KGK") yetkilendirilmiştir. KGK ise yayımladığı metinler ile son dönemde yayınlamış olduğu sektör bazlı rehberler (TSRS 2'NİN SEKTÖR BAZLI UYGULANMASINA İLİŞKİN REHBER) ile yol göstermeye devam etmektedir. Ayrıca KGK yayınladığı standartlarda ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun açıkladığı Kurumsal Yönetim Tebliği ("KYT") ve Kurumsal Yönetim İlkeleri ("KYİ") 'nde de hükümler yer almaktadır. Yine Sermaye Piyasası Kurulu tarafından açıklanan "Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi" halka açık ortaklıkların Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ÇSY veya bilinen adıyla ESG) çalışmalarını yürütürken açıklamaları beklenen temel ilkeleri içermektedir. Dört gruba ayrılan bu ilkeler ise genel ilkeler, çevresel ilkeler, sosyal ilkeler ve kurumsal yönetim ilkeleridir. KYT'de ilkelere uyulup uyulmadığının, uyulmadığı takdirde bunun gerekçesinin ve uymama sebebiyle çevresel ve sosyal risk yönetiminde ortaya çıkan etkilerin raporlanması, yıllık faaliyet raporunda çalışanların sosyal hakları, mesleki eğitimi ile diğer toplumsal ve çevresel sonuç doğuran şirket faaliyetlerine ilişkin kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri hakkında bilgiye yer verilmesi de düzenlenmiştir. KYİ'de ise sosyal sorumluluğa karşı duyarlı olma ile çevre, tüketici ve kamu sağlığına ilişkin düzenlemeler ile etik kuralara uyma, insan haklarına saygılı olma ve yolsuzluk ile mücadele etme gibi yükümlülükler de düzenlenmiştir.

Yönetim Kurulu ("YK") üyelerinin ise sürdürülebilirlik veya ÇSY (veya bilinen adıyla ESG) kapsamındaki sorumlulukları hukuk sistemimizde açık hükümle düzenlenmemiştir. Buna karşın TTK 553.maddesinde "(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (...) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar..." hükmü düzenlenmiştir. Nitekim YK, ticaret şirketlerinin temsil ve yönetiminden sorumlu organdır. Dolayısıyla belirli şartların varlığı halinde ilgili madde hükmüne dayanılarak sorumluluğa gidilmesi mümkündür. Her halükârda hukuka aykırı bir fiil, nedensellik bağı, kusur ve zarar gibi borç ilişkisinin kaynaklarının mevcut olması da gerekecektir. Unutulmamalıdır ki; YK üyeleri yalnızca doğrudan değil dolaylı zararlardan da sorumlu tutulabilmektedir. En nihayetinde YK üyelerinin sorumluluğu özen sorumluluğudur. İş adamı kararı ise her somut olayda ayrı bir değerlendirme gerektirecektir.

Yukarıda açıklanan emredici olmayan yumuşak hukuk kuralları açısından incelendiğinde; hukuka aykırılığın TTK 553.maddesinden yola çıkılarak YK üyelerinin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği noktasında tartışmalıdır. Zira sürdürülebilirlik veya ÇSY (veya bilinen adıyla ESG) uyumunun YK üyelerinin yükümlülüğü olduğu açıkça düzenlenmemiştir. Kaldı ki burada şirket menfaatinin ne şekilde düzenlendiği de önem arz edecektir. Çünkü şirket menfaati yalnızca pay sahiplerini değil en nihayetinde toplumu, çevreyi ve kamu yararını da gözetmelidir. Dolayısıyla şirketin temsil ve yönetiminden sorumlu yönetim kurulu da özen yükümlülüğü gereği bu amaçlar doğrultusunda hareket etmelidir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More