1. DİKEY ANLAŞMALARIN GELİŞİMİ

Endüstrinin gelişimi ile doğru orantılı olarak mallardaki çeşitlilik ve üretim miktarının artmasıyla, üretici ile tüketici arasındaki irtibatın etkili bir biçimde sağlanması önem kazanmıştır. Seri üretime geçilmesiyle, özellikle akaryakıt gibi niteliği itibariyle yüksek değerli ve muhafazası zor mallar bakımından, üreticinin; hem üretim, hem de dağıtım faaliyetini gerçekleştirmesinin güç olması sebebiyle ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasında ayrıca bir dağıtım ağına ihtiyaç duyulmuştur. Böylelikle üretim, dağıtım ve satış faaliyetleri ayrışarak, dikey bir görünüme kavuşmuştur.

2. DİKEY ANLAŞMALAR

Üreticiler; mallarını, akaryakıt dağıtım şirketleri ile akdettikleri dağıtım sözleşmeleri kapsamında tüketiciye ulaştırmaktadır. Ancak akaryakıt dağıtım şirketleri bakımından, akaryakıtın hem dağıtımının yapılması, hem de perakende satış alanında faaliyet göstererek akaryakıtın doğrudan tüketiciye satışı, ekonomik olarak çok büyük sorumluluklar yüklemektedir. Bu nedenle nihai tüketiciye akaryakıt satışı gerçekleştiren bayilerin çok küçük bir kısmı doğrudan dağıtım şirketlerinin mülkiyetinde bulunmaktadır. Bunun yerine dağıtıcılar, intifa ve kira hakları tesis etmek suretiyle bayilik ilişkileri kurarak "dikey anlaşmalar" akdetmektedirler.

3. AKARYAKIT BAYİLİK SÖZLEŞMELERİ

Akaryakıt bayilik sözleşmesi ile birlikte bayi, dağıtıcının dağıtım ağına dâhil olarak, sürekli bir şekilde, satışı ve sürümü artırıcı faaliyetlerde bulunarak ve kendi adına ve hesabına akaryakıt satışı yapmaktadır.1

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 2'nci maddesi bayiliği; "Karşılıklı yükümlülüklerin ekinde fizibilite olan bir sözleşmeye bağlanarak akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından gerçek ve tüzel kişilere akaryakıtın kullanıcılara ikmali yetkisi verilmesi işlemi" olarak tanımlamaktadır. İşbu tanımda bahsi geçen sözleşme ise akaryakıt bayilik sözleşmesidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda özel olarak düzenlenmiş bir sözleşme türü olmadığından, sözleşmenin esaslı unsurları, doktrin ve yargı kararları doğrultusunda şekillenmiştir. Bunlar; çerçeve sözleşme niteliğinde olması, taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olması, bayinin kendi adına ve hesabına hareket ediyor olması ancak bu niteliğini kaybetmeden üreticinin dağıtım ağına dâhil olması, bayinin üreticiye olan sürümü artırma ve satışı artırıcı faaliyetlerde bulunma yükümlülüğünün bulunması ve çoğunlukla standart sözleşme niteliğinde olmasıdır.

4. AKARYAKIT BAYİLİK SÖZLEŞMELERİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ

a) Çerçeve Sözleşme Niteliğinde Olması

Doktrinde çerçeve sözleşmelerin tanımına ilişkin birçok farklı görüş olmasına karşın kanımızca; "taraflar arasındaki sürekli ilişkiyi inşa eden ve ileride kurulacak münferit sözleşmelere ilişkin bazı hükümleri önceden belirleyen" sözleşmedir. Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde, sözleşme konusu ürünlerin belirlenmesi, satış için belirlenen bir bölge var ise bu bölgenin tanımı, dağıtım ile ilgili hükümler (varsa münhasır pazarlama hakları), bayinin hak ve yükümlülükleri ve bunların kapsamı, asgari alım yükümlülükleri gibi taraflar için önemli noktalar belirlenir. Ayrıca stoklama kuralları, numuneler, indirimler, ürün için belirlenen muhtemel fiyatlar, sözleşme ürünleri ve bunların bayiye temin yolları, garanti hükümleri, müşteri hizmetleri, yedek parça alımına ilişkin hükümler, tarafların sorumlulukları ve sorumlulukların sınırlandırılması, sözleşme süresi, fesih koşulları ve feshin sonuçları, münferit satın alma sözleşmelerine ilişkin hususlar ve alım yöntemleri gibi unsurların da çerçeve sözleşmede yer aldığı görülmektedir.2 Ancak satın alma işlemlerinde ise ürün sayısı, ürünün yapısı, niteliği ve somut detaylar çerçeve sözleşme ile değil, münferit satın alma sözleşmeleri ile düzenlenmektedir.

b) Sürekli Borç İlişkisi Doğuran Bir Sözleşme Olması

Sözleşmede; tarafların yükümlükleri sözleşme süresi boyunca devam etmekte ve tek bir ifa ile sona ermemektedir. Bayilik sözleşmesi ile taraflar arasındaki ilişkiye dair genel esaslar ve dolayısıyla tarafların sözleşmeye ilişkin temel yükümlülükleri belirlenmekte; bu edimler süreklilik arz etmektedir. Bu nedenle bayilik sözleşmesinin sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olduğu kabul edilmektedir.

c) Bayinin Kendi Adına Ve Hesabına Hareket Ediyor Olması Ancak Bu Niteliğini Kaybetmeden Dağıtım Ağına Dâhil Olması

Bayi, nihai tüketiciye akaryakıt satışı gerçekleştirirken, kendi adına ve hesabına hareket etmektedir. Bir diğer deyişle, malların rizikosunu da bayi üstlenmektedir. Bayinin bağımsız bir işletmeci olarak faaliyette bulunması esastır. Bu nedenle de bayi, üreticinin bir temsilcisi veya onun bir çalışanı konumunda değildir. Böylelikle üretici de, kendi faaliyet organizasyonu içerisinde bir yapılanmaya gitmek yerine, dağıtım ve satış masraflarından kaçınmaktadır.

Kendi adına ve hesabına hareket eden bayinin, bu niteliği koruyarak dağıtım ağına dâhil olması gerekmektedir. Dağıtıcı bu ağ sayesinde, dağıtım ve satış maliyetlerine katılmadığı gibi rizikoyu da bayi üstlenmektedir.

d) Sürümü Arttırma Yükümlülüğü

Akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedilmesindeki amaç, akaryakıtın; üretici, dağıtıcı ve bayi arasındaki dikey ilişki aracılığıyla nihai tüketiciye ulaştırılmasından ibaret değildir. Zira bu pazarlama ağı neticesinde taraflar, kar amacı da gütmektedir. Bu nedenle, sürümü arttırma yükümlülüğü, sözleşmenin asli yükümlülüklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde sıklıkla, bayilerin asgari mal alım taahhüdünde bulunduğu görülmektedir.

5. HUKUKİ NİTELİĞİ

Akaryakıt bayilik sözleşmesinin hukuki niteliği tartışmalıdır. Zira bir sözleşmenin isimli sözleşme niteliğini haiz olması için, esaslı unsurlarının, tarafların borçlarının, sözleşmenin sona ermesi ve sona ermenin sonuçlarının kanunda özel olarak düzenlenmiş olması gerekmektedir. Akaryakıt bayilik sözleşmesi ise isimsiz (atipik) bir sözleşmedir. Doktrinde bir görüş, karma sözleşme niteliğinde olduğu yönündedir. Bu görüşe göre, bayilik sözleşmesi, özellikle kendisine benzetilen acente, satış ve iş görme sözleşmelerine ilişkin unsurların bir araya gelmesinden oluşan karma sözleşmedir.3 Bir diğer görüşe göre, iş görme konulu bir hizmet sözleşmesidir. Bir başka görüş, kanunda düzenlenmiş ve düzenlenmemiş farklı sözleşmelerin unsurlarını ihtiva etmesi sebebiyle karma sözleşme olarak nitelendirmektedir. Bizim de katıldığımız, doktrin ve yargı kararlarında hâkim görüş ise Türk Borçlar Kanunu'na hâkim olan sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca sui generis bir sözleşme olduğu yönündedir. Zira uygulamada çoğunlukla benzer hükümler içerdiği görülmekteyse de, çerçeve sözleşme niteliğini haiz olması sebebiyle taraflar, aralarındaki hukuki ilişkinin esaslı unsurlarını bayilik sözleşmesiyle belirlemektedir. Bayinin; sözleşme konusu malların satışı, pazarlanması ve sürümünün artırılması yükümlülüklerine karşılık, dağıtıcının da bayiyi destekleme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrıca bayi kendi adına ve hesabına hareket etmektedir. Bu unsurlar, kanunda düzenlenmiş sözleşmelerde bulunmayan unsurlardır ve sözleşmeye kendine özgü olma özelliği vermektedirler.4

6. AKARYAKIT BAYİLİK SÖZLEŞMELERİNE UYGULANACAK HÜKÜMLER

Atipik bir sözleşme olması nedeniyle, akaryakıt bayilik sözleşmelerine uygulanacak hükümlerin tespiti önem taşımaktadır. Türk Borçlar Kanunu'nda özel hükümler ile düzenlenmeyen sözleşmelere, Türk Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri uygulanmaktadır. Doktrindeki tartışmalar, özel hükümlerin, nitelikleri uygun düştüğü ölçüde uygulanması noktasında toplanmaktadır.

Doktrinde bir görüş, özel olarak düzenlenmiş sözleşme tiplerine ilişkin hükümlerin, kanunda hiç düzenlenmeyen atipik bir sözleşmeye uygulanamayacağı yönündedir. Ancak diğer görüş ise iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olması, çerçeve sözleşme olması, sürekli borç ilişkisi doğurması gibi özelliklerine binaen, niteliği uygun düştükçe özel hükümlerin uygulanabileceği yönündedir.

7. AKARYAKIT BAYİLİK SÖZLEŞMESİNİN SÜRESİ

Sözleşme özgürlüğü ilkesi gereğince kural olarak taraflar, sözleşmenin süresini serbestçe belirleyebilmektedirler. Ancak akaryakıt üretim, dağıtım ve bayilik faaliyetleri lisans gerektirmektedir. Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği Madde 14 uyarınca, akaryakıt bayilik lisansları en çok 49 yıl süreyle verilebilmektedir. Buna ek olarak, 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ile dikey anlaşmaların 7.12.1994 tarih ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasından grup olarak muaf tutulması söz konusu olmuştur. 2003/3 ve 2007/2 sayılı Rekabet Kurulu Tebliğleri ile Değişik, 2002/2 sayılı tebliğ uyarınca; Üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki ya da daha fazla teşebbüs arasında belirli mal veya hizmetlerin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapılan anlaşmalar -dikey anlaşmalar, süresi 5 yılı aşmamak ve alıcının dikey anlaşma konusu malları ve hizmetleri aldığı ilgili pazardaki payının %40'ı aşmaması koşuluyla, rekabeti sınırlayıcı faaliyetleri yasaklayan "Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır."5 Hükmünden muaf tutulmaktadır. Bu kapsamda 2002/2 sayılı tebliğ uyarınca muaf tutulan haller dışında, rekabeti sınırlayıcı hükümler içermesi sebebiyle akaryakıt bayilik sözleşmelerinin süresi 5 yılı aşamayacaktır.

8. AKARYAKIT BAYİLİK SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ

Akaryakıt bayilik sözleşmesinin sürekli borç doğuran bir sözleşme olması dolayısıyla, sözleşme edimin ifası ile sona ermemekte ve sözleşme ile amaçlanan menfaatler göz önünde bulundurulduğunda, kısa süreli bir sözleşme akdetmek, tarafların menfaatleriyle bağdaşmamaktadır. Kaldı ki uygulamada taraflar, satışın arttırılması amacıyla çeşitli yatırımlar yapmaktadır. Bu itibarla sözleşme keyfi olarak sona erdirilememeli ancak taraflar, özgürlükleri sınırlanacak şekilde sözleşmeye devama da zorlanamamalıdır.6 Bu noktada akaryakıt bayilik sözleşmesinin sona ermesi önem arz etmektedir.

i. Belirli Süreli Sözleşmelerde Sürenin Dolması

Sürelere ilişkin hukuki düzenlemeler ve tacir olan tarafların ticari hayatın gerekliliklerine uyum sağlayabilecek hareket serbestisine sahip olması açısından akaryakıt bayilik sözleşmeleri genellikle belirli süreli olarak akdedilmektedir. Bayilik sözleşmelerinde dağıtıcılar Rekabet Hukuku'ndan kaynaklanan sınırlamaları da göz önüne alarak azamî beş yıllık süre için sözleşme yapmaktadırlar. Bu sürenin sona ermesiyle, herhangi bir bildirimde bulunulmasına gerek olmaksızın sözleşme kendiliğinden sona ermektedir. Tarafların sözleşmeyi uzatmak istemesi halinde, ayrıca ve açıkça yeniden anlaşmaları gerekmektedir.7

ii. Taraflardan Birinin Ölümü, Fiil Ehliyetini Kaybı, Kısıtlanması Veya İflası

1. Taraflardan Birinin Ölümü Veya Tüzel Kişiliğin Sona Ermesi

Borçlunun şahsının önem taşıdığı iş görme sözleşmeleri ile sürekli borç ilişkilerinde taraflardan birinin ölümü borç ilişkisinin sona ermesi sonucunu doğurmaktadır. Bu noktada dağıtıcı mutlaka bir tüzel kişi olacağından tüzel kişiliğinin sona ermesi söz konusu olabilecek, sözleşmenin karşı tarafı ise tüzel kişi olabileceği gibi gerçek kişi de olabilecektir. Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği Madde 17 uyarınca bayilik lisansı, akaryakıt bayisinin gerçek kişi olması durumunda ölümü; tüzel kişi olması durumunda, tüzel kişiliğin sona ermesi halinde, Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığı'nca; sağlayıcının lisansı ise sağlayıcının tüzel kişiliğinin sona ermesi ile EPDK kararıyla sona erdirilecektir.8

2. Fiil Ehliyetini Kaybı Veya Kısıtlanması

Acentelik sözleşmesine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması halinde; acentelik sözleşmesinin sona ermesini düzenleyen TTK Madde 121/3 hükmü uyarınca taraflardan birinin kısıtlanması durumunda, TBK Madde 513 uygulanacaktır. Hâkim görüşe göre, akaryakıt bayilik sözleşmelerinde, sözleşmenin taraflarının kişiliği önemli olduğu için, taraflardan birinin fiil ehliyetini kaybı veya kısıtlanması durumunda da sözleşme sona erecektir. Zira fiil ehliyetinin kaybı veya kısıtlanma kararı verilmesinin sonucu olarak, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilememesi söz konusu olacaktır.9

3. İflas

Acentelik sözleşmesini düzenleyen TTK Madde 121/3 gereğince, acentenin veya müvekkilin iflas etmesi durumunda da TBK Madde 513 uygulanacaktır. Petrol Piyasası Yönetmeliği Madde 17 uyarınca, taraflardan birinin iflası halinde iflas eden tarafın lisansının iptaline karar verilecektir. Hal böyle olunca, lisansın iptali neticesinde sözleşmenin ifasına devam edilemeyecektir. Uygulamada genellikle, taraflardan birinin iflası halinde sözleşmenin sona ereceği hatta bunun dağıtıcı yönünden haklı nedenle fesih sebebi olacağı kararlaştırılmaktadır. 

iii. Lisanların İptali

Lisans sahibi kişilerin, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve bu kanuna göre yürürlüğe konulmuş yönetmelik ve diğer düzenlemelere, EPDK'nin yazılı talimatlarına veya lisanslarına kayıtlı hususlara uygun hareket etmesi gerekmektedir. Zira EPDK tarafından denetim, ön araştırma ve soruşturma faaliyetleri yürütülmektedir. Mevzuata aykırı bir durumla karşılaşılması halinde ilgiliye, on beş gün içerisinde aykırılıkların giderilmesi, aksi halde bahse konu piyasa faaliyetlerinin geçici bir süre için durdurulabileceği veya iptal yaptırımının uygulanacağı ihbar edilir. Lisans sahiplerinin taleplerinde kanuna karşı hile veya gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunun tespit edilmesi halinde de lisans iptali söz konusu olabilecektir.

Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği Madde 17'de lisans iptali sebepleri, lisans sahibinin ölümü, tüzel kişiliğin sona ermesi, iflâsı ve lisans sahibinin sona erdirme talebi olarak sayılmıştır. Lisans iptali ile akaryakıt bayilik sözleşmesi kendiliğinden sona ermektedir. Zira dağıtıcının, lisansı olmayan bir kişiye akaryakıt satması yasaktır. Benzer şekilde, dağıtıcı lisansı iptal edildiğinde akaryakıt bayilik sözleşmesi sona ermektedir. Dağıtıcı lisansının iptali veya sona ermesinden itibaren üç ay içerisinde bayinin, dağıtıcı tadili başvurusu yapmaması veya EPDK'ye yeni bir akaryakıt bayilik sözleşmesi ibraz etmemesi halinde, bayinin lisansı da iptal olmaktadır. Ancak Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği Madde 37 uyarınca; dağıtıcının lisansının geçici olarak durdurulması halinde bayilik sözleşmesi kendiliğinden sona ermemektedir. Bu halde, dağıtıcının faaliyetinin geçici olarak durdurulduğu süre boyunca tarafların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri askıda olmaktadır. Bayiler, dağıtıcının yeniden faaliyetinin geçici olarak durdurulduğu süre ile sınırlı olmak ve lisanslarını tadil ettirmek kaydıyla başka bir dağıtıcıdan akaryakıt temin edebilmektedirler. Zira bu halde bayi, tek elden satın alma yükümlülüğü altında olmamaktadır.10

iv. İkale Sözleşmesi

Mevcut bir borç ilişkisi, tarafların sözleşmeyi sona erdirmek yönünde karşılıklı, birbirine uygun irade beyanlarıyla, ikale sözleşmesi yoluyla her zaman sonlandırılabilmektedir. Akaryakıt bayilik sözleşmesinin sürekli borç ilişkisi doğurması sebebiyle; ifaya henüz başlanmamışsa, ikale sözleşmesi hukuki ilişkiyi ortadan kaldıracak, taraflarca verilen teminatlar iade edilecektir. İfaya başlanmış ise ikale sözleşmesi hukuki ilişkiyi ileriye etkili olarak ortadan kaldıracak, yerine getirilen edimler geri verilmeyecektir.

v. Sözleşmenin Kesin Hükümsüzlüğü Veya İptali

TBK Madde 27 uyarınca akaryakıt bayilik sözleşmesinin; kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olması halinde kesin hükümsüzlüğü söz konusu olacaktır. Sözleşmenin akdedilmesinde bir irade bozukluğu mevcutsa, TBK genel hükümleri çerçevesinde geçmişe etkili olarak iptali söz konusu olacaktır. Doktrinde, akaryakıt bayilik sözleşmesinin sürekli borç ilişkisi doğuran niteliği göz önünde bulundurulduğunda, edimlerin iadesi noktasında geçmişe etkililik kuralının, ölçülülük ilkesi çerçevesinde sınırlandırılması gerektiği savunulmaktadır.

vi. Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin Feshi

Sürekli edimli borç ilişkilerinin karşı tarafa ulaşması gereken bir irade beyanı vasıtasıyla ileriye etkili olarak sona erdirilmesi fesih hakkını oluşturmaktadır. Fesih hakkı, olağan fesih ve olağanüstü fesih olarak ikiye ayrılmaktadır.

1. Olağan Fesih

Belirli süreli sözleşmelerde, tarafların ayrı bir irade beyanında bulunmasına gerek kalmaksızın taraflarca belirlenmiş olan sürenin sonunda sözleşme kendiliğinden sona ermekteyken; belirsiz süreli sözleşmelerde, borç ilişkisinin kendiliğinden sonlanması mümkün olamamaktadır. Tarafların bir borç ilişkisini sonsuza kadar devam ettirmeye mecbur bırakılması taraf menfaatleri ile bağdaşmayacağından; TBK' de belirsiz süreli sözleşmelere ilişkin taraflara bir olağan fesih hakkı tanınmıştır. Bu hak da ihbar koşuluna bağlanmıştır. Bozucu yenilik doğuran bir hak olan irade beyanı karşı tarafa ulaştıktan sonra fesih öneli boyunca edimler ifa edilecek, sürenin sonunda ise sözleşme ileriye etkili olarak sona erecektir.

Kural olarak fesih bildirimi şekle bağlı olmamakla birlikte, tarafların tacir olması sebebiyle TTK Madde 18/3 uyarınca karşı tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar ve ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak elektronik posta sistemi ile yapılmaktadır. Bu sebeple, tarafların yapacakları fesih bildirimi de yukarda belirtilen şekle tâbi olur. Ancak bu şekil şartı, ispat şartı niteliğindedir Bununla birlikte, akaryakıt bayilik sözleşmelerinde fesih bildirimlerinin EPDK'nin belirlediği şekilde yapılması gerekmektedir. Taraflardan birinin tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetmesi halinde fesih ihbarnamelerinin akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesinin şartsız olarak sona erdirilmesine ilişkin açık irade beyanını içermesi, noter kanalıyla sözleşmenin karşı tarafına gönderilmiş olması, sözleşmenin karşı tarafına tebliğ edildiğine dair noterin tebliğ şerhini içermesi ve noter tasdikli olması gerekmektedir. Ancak EPDK'nin burada öngördüğü şeklin bir geçerlilik ya da ispat şekli değil; bir "düzen hükmü" olarak kabul edilmesi gerektiği savunulmaktadır.11

Taraflar, fesih önelini sözleşme ile kararlaştırabilmektedir. Taraflarca mutabık kalınan bir fesih öneli olması halinde, bu sürenin uygulanması gerekmektedir. Ancak bu halde fesih önelinin kanunun emredici hükümlerine aykırı olmaması gerekmektedir. Fesih önelinin taraflarca kararlaştırılmamış olması halinde sürenin neye göre belirleneceği doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre, acentelik sözleşmesine ilişkin ihbar sürelerinin akaryakıt bayilik sözleşmelerine uygulanması gerekmektedir. Bir diğer görüş, adi ortaklık hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanması gerektiğini savunmaktadır. Bu görüşe göre 3 aylık fesih öneli öngören TTK Madde 121/1'in uygulanması gerekmektedir. Üçüncü görüş, TBK Madde 502/2 uyarınca kanunda düzenlenmemiş olan iş görme sözleşmelerine, niteliklerine uygun düştüğü ölçüde vekâlet sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı yönündedir. Ancak vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilecek olduğundan, bu görüşe göre akaryakıt bayilik sözleşmesinin tarafları her zaman tek taraflı irade beyanıyla fesih öneline gerek kalmaksızın sözleşmeyi sona erdirebilecektir. Ancak bu durum, ticari hayatın gerekliliklerine aykırı olduğundan, bu görüşün uygulama alanı olmadığı kanaatindeyiz. Son olarak, akaryakıt bayilik sözleşmesi için kanundaki farklı sözleşme tiplerine ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla uygulanması yerine, tarafların fesih önelini kararlaştırmadığı durumlarda, öneli hâkimin belirlemesi gerektiği öne sürülmüştür. Bu görüşe göre, her sektörde ve somut olayda farklı uzunlukta bir fesih öneli gerekebilecek olması sebebiyle, sürenin takdirinin hâkime bırakılması gerekmektedir.12

Fesih hakkının dürüstlük kuralına uygun olarak kullanılması gerekmektedir. Sözleşmenin devam edeceğine dair karşı tarafta haklı bir beklenti oluşturulduktan sonra fesih bildirimi yapılması veya karşı tarafın zararına yol açmak amacıyla uygun olmayan bir dönemde fesih bildiriminde bulunulması gibi dürüstlük kuralına aykırı hareketler, hakkın kötüye kullanılması yasağına tabidir. Fesih hakkının dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması halinde doktrinde bizim de katıldığımız bir görüşe göre fesih geçerli olmaktadır ancak fesih hakkını kullanan tarafın, karşı taraf nezdinde neden olduğu zararı tazmin etmesi gerekmektedir. Zira fesih iradesi açıklandıktan sonra taraflar arasındaki güven ilişkisi de zedelenmiş olmaktadır. Bir diğer görüşe göre ise dürüstlük kuralına aykırı olarak ileri sürülen fesih iradesi geçersiz olmakta ve sözleşme ilişkisi devam etmektedir.

Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde Rekabet Hukuku'ndan kaynaklanan 5 yıllık süre sınırlaması nedeniyle belirsiz süreli sözleşmelere rastlanmamaktadır. Belirsiz süreli sözleşmelerin muafiyet şartlarını taşıması mümkün olmadığından, 5 yılı aşan sözleşmelerin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Madde 4 kapsamında yasak olduğu ve RKHK Madde 56 uyarınca geçersiz olduğu kabul edilmektedir. Bu kapsamda akaryakıt bayilik sözleşmesinin belirsiz süreli olması halinde de yalnızca 5 yıllık bir süre için geçerli olduğu söylenebilecektir.

2. Olağanüstü (Haklı Nedenle) Fesih

Akaryakıt bayilik sözleşmeleri, sürekli borç doğuran nitelikleri gereğince taraflar arasında sıkı bir güven ilişkisine dayalıdır. Bu nedenle taraflar, ticari hayatın değişen koşullarında kendi menfaatlerini korumak amacıyla, haklı nedenlerin ortaya çıkması halinde, güven ilişkisinin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi etkileyecek yönde bozulması sebebiyle olağanüstü fesih hakkını kullanabilirler. Olağanüstü fesih hakkının kullanılması halinde sözleşme, bildirim süresi verilmesine gerek kalmaksızın, fesih bildiriminin karşı tarafa ulaşmasıyla süresinden önce ve ileriye etkili olarak sonlanmaktadır.

Sözleşmenin feshi için gereken haklı sebep kavramı kanunda tanımlanmamıştır. Sözleşmenin kurulduğu andaki koşulların, taraflardan biri için sözleşme ilişkisine devam etmesinin kendisinden beklenemeyecek şekilde değişikliğe uğraması halinde haklı sebep söz konusu olmaktadır. Bu nedenle haklı sebebin, somut olayın özelliklerine göre, orantılılık ilkesi ve dürüstlük kuralı çerçevesinde belirlenmesi gerekmektedir. Zira olağanüstü fesih hakkının, karşı tarafa zarar verecek nitelikte kullanılmaması gerekmektedir. Bu nedenle haklı sebebin varlığı noktasında, TMK Madde 4 uyarınca hâkimin takdir yetkisi önem taşımaktadır.

Vakıa, taraflardan birinin davranışlarından kaynaklanabileceği gibi, taraflardan kaynaklanmayan nedenlerle sözleşmenin devamının taraflardan biri için çekilmez hale gelmesi de olağan fesih sebebi oluşturmaktadır. Ancak haklı sebepler genellikle sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin kusurlu ihlali sonucunda ortaya çıkmaktadır. Uygulamada en sık karşılaşılan haklı nedenle fesih sebeplerinden biri asgari alım taahhütlerine aykırı davranılmasıdır. Edimlerin ifasında temerrüt, aciz hali, işlem temelinin çökmesi haklı nedenlere örnek olarak verilebilecektir.

Haklı sebeplerin sözleşmede kararlaştırılması mümkündür. Bununla birlikte taraflar, nelerin haklı sebep sayılmayacağına ilişkin hükümler de ekleyebilmektedirler. Bu halde, sözleşmede kararlaştırılan sebebin gerçekleşmesinden sonra, karşı tarafın sözleşmenin çekilmez hale geldiği iddiası dinlenemeyecektir. Karşı taraf yalnızca, haklı neden oluşturan sebebin gerçekleşmediği iddiasında bulunabilecektir. Ancak burada da haklı sebebin dürüstlük kuralına uygun olması gerektiği unutulmamalıdır. Bir vakıanın haklı sebep teşkil etmeyeceği kararlaştırılmışsa da, somut olayda bu vakıa, ilişkinin devamını taraflardan biri için çekilmez hale getirmişse,  haklı sebep oluşturduğu kabul edilmektedir.

Olağanüstü fesih hakkını düzenleyen hükümler emredici niteliktedir. Zira aksinin kabulü, tarafları, çekilmez hale gelen bir sözleşmenin devamına zorlamak anlamına gelmektedir ki bu TBK 'ye hâkim olan sözleşme özgürlüğü ilkesine aykırıdır. Zira sözleşme özgürlüğü ilkesi, sözleşme yapma ya da yapmama özgürlüğünün yanında, kurulmuş olan bir sözleşmeyi sona erdirme, değiştirme, sözleşmenin diğer tarafını belirleyebilme, sözleşmenin tipini ve içeriğini belirleyebilme ile sözleşmenin şeklini belirleyebilme özgürlüğünü içermektedir. Ancak olağanüstü fesih hakkı doğduktan sonra hak sahibinin bu hakkı kullanmak zorunda olmadığı unutulmamalıdır.

Haklı sebeple fesih bildirimi de olağan fesih bildirimi gibi bozucu yenilik doğuran bir hak olup olağan fesih hakkı kapsamında fesih bildiriminin şekline ilişkin yapılan açıklamalar burada da geçerlidir. Haklı sebebin, en geç yenilik doğuran hak olan fesih beyanının kullanıldığı anda mevcut olması gerekmektedir. Hakkın kullanılmasından sonra, haklı sebebin mevcudiyetini devam ettirmesi koşulu bulunmamaktadır. Ancak fesih hakkının makul süre içerisinde kullanılması gerekmektedir. Zira aksi halde, fesih hakkı doğan tarafın bu hakkı kullanmaktan vazgeçtiği kabul edilecektir. Hakkın geç kullanılması bazı durumlarda kötü niyet olarak kabul edilebilecektir. Karşı tarafta sözleşmenin ifa edileceğine ilişkin haklı güven oluşturan tarafın sonradan bu güvene aykırı olarak haklı nedenle fesih beyanında bulunması hakkın kötüye kullanılması teşkil edecektir. Bu durum, çelişkili davranış yasağı olarak da adlandırılmaktadır.

Kanımızca, akaryakıt bayilik sözleşmesinin niteliği gözetilerek, öncelikle karşı tarafa ihtar çekilmek suretiyle sözleşmeye aykırılığın düzeltilmesi için süre verilmesi gerekmektedir. Bu durumda ahde vefa ilkesinin de bir gereğidir. Böylece, karşı tarafın fesih nedenini ortadan kaldırma imkânı mevcutsa, sadakat yükümlülüğü gereğince sözleşme ayakta tutulmaya çalışılmalıdır.

Fesih sebebinin gerçekte haklı nedene dayanmaması halinde ise fesih, kural olarak geçersiz olacaktır. Ancak kanaatimizde, olağan feshin dürüstlük kuralına aykırı kullanılmasında olduğu gibi, tarafları zedelenen güven ilişkisine dayalı bir sözleşmeyi sürdürmeye zorlamak yerine, gerçekte haklı neden olmamasına rağmen olağanüstü fesih beyanında bulunan tarafın, karşı tarafın zararını tazmin etmesi gerekmektedir.

9. SONUÇ

Akaryakıt bayilik sözleşmeleri, endüstriyel faaliyetlerin gelişimiyle ortaya çıkan dağıtım ağı ihtiyacından doğmuştur. Sürekli borç doğuran, tam iki tarafa borç yükleyen ve kendine özgü bir sözleşmedir.

Taraflar, akaryakıt bayilik sözleşmesinden kaynaklanan asli yükümlülüklerini münferit satış sözleşmeleri yapmak suretiyle gerçekleştirirler. Ancak taraflar arasındaki esas hukuki ilişkiyi kuran, akaryakıt bayilik sözleşmesidir.

Özel olarak düzenlenmiş olmaması (isimli bir sözleşme olmaması) sebebiyle unsurları ve uygulanacak hükümler noktasında doktrinde farklı görüşler mevcuttur. Petrol Piyasası Kanunu ve sair mevzuatta birtakım düzenlemelere tabi tutulmuş olmakla birlikte, akaryakıt piyasası açısından büyük önem arz eden akaryakıt bayilik sözleşmelerinde hukuki güvenliğin sağlanması amacıyla içtihat birliğinin oluşması gerektiği kanaatindeyiz.

Footnotes

1. Karauz, A. K. (2015). Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

2. Samiloglu Riegerman, Pinar; Turkisches und Deutsches Vertragshandlerrecht im Rechtsvergleich, Internationaler Verlag Der Wissenschaften, Frankfurt 2014, s. 4; Demir Gökyayla, s. 45.

3. Karauz, s. 41.

4. Karauz, s. 42.

5. https://www.rekabet.gov.tr/tr/Sayfa/Mevzuat/4054-sayili-kanun

6. Alkaç, S. E. (2016). Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi, , Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

7. Karauz, s. 169.

8. Alkaç, s. 236.

9. Karauz, s. 173.

10. Karauz, s. 175.

11. Alkaç, s. 259.

12. Alkaç, s. 254.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.