ARTICLE
29 December 2022

Rekabet Hukukunda Bireysel Muafiyet Ve Grup Muafiyeti

ML
Miran Legal
Contributor
Miran Legal established by Attorney Mustafa Aksaraylı in Istanbul, 2017. Since the day Miran Legal founded it showed steady growth so became one of prestigious law firms of Turkey. Our firm, provides fast, effective and solution-oriented attorneyship and legal consultancy services to its local and foreign, real and legal personality clients which in our portfolio with our consultancy staff consisting of experienced lawyers and academicians.
Rekabet Hukukunun temel kanunu Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'dur. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun uyarınca 4'üncü maddede yasaklanan...
Turkey Antitrust/Competition Law
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

Rekabet Hukukunun temel kanunu Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'dur. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun uyarınca 4'üncü maddede yasaklanan hususlar aynı kanunun 5'inci maddesinin getirdiği muafiyet imkânı ile hukuka uygunluk niteliği kazanarak uygulamada yer bulmaktadır. İşbu makale RKHK'nın ilgili iki hükmü çerçevesinde bireysel muafiyet ve grup muafiyeti konularını ele alacaktır.

A.MUAFİYETİN ŞARTLARI

RKHK'un “Muafiyet” başlıklı 5'inci maddesine göre; “Aşağıda belirtilen şartların tamamının varlığı halinde,teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararları 4 üncü madde hükümlerinin uygulanmasından muaftır:

a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,

b) Tüketicinin bundan yarar sağlaması,

c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,

d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması.”

RKHK'un 5'inci maddesi teşebbüslerin, kanunun 4'üncü maddesinde yer alan hükümlerden muaf tutulmasını dört şarta bağlamıştır. Aranılan bu şartlar seçimlik değildir; tüm şartların bir arada bulunması gerekir. Bireysel muafiyette Kurul, bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini her bir somut olay çerçevesinde özel olarak inceleyerek bir sonuca varma yoluna gidecekken; grup muafiyetinde ise genel olarak şartlar ele alınarak soyut bir şekilde irdeleme yapılacaktır. Bireysel ve grup muafiyetlerinin verilmesinde ve geri alınmasında tek yetkili organ Rekabet Kurulu'dur.

Kanun metninde sayılan dört şartın ilk ikisi olan (a) ve (b) bentleri işbirliği ya da teşebbüslerde bulunması gereken pozitif unsurları belirtir. (c) ve (d) bentlerinde yer alan şartlar ise işbirliği ya da teşebbüslerde bulunmaması gereken negatif unsurları içermektedir. RKHK uyarınca sayılan olumlu ve olumsuz bu şartların varlığının tespiti halinde, muafiyet kararı vermek Rekabet Kurulu takdirinde değildir. Mevzuatta yer alan şartlar sağlanıyorsa ilgili teşebbüse muafiyet kendiliğinden sağlanacaktır.

1.Olumlu Şartlar

a. Anlaşmanın Yararlı Olması

RKHK'nın olumlu ilk şartı, “Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması” şeklindedir.

İlgili hükmün varlığı halinin ispatının, muafiyet imkânından yararlanmak isteyen teşebbüsler tarafından yapılması gerekmektedir. Hükmün lafzına bakıldığında kanun maddesinin, “malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerinin sağlanması” ile “ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması” şeklinde iki adet seçimlik unsurdan oluştuğu görülmektedir. Ancak iki unsurun da varlığının tespitinin ne şekilde yapılacağı hususunda bir netlik bulunmadığı ortadadır. Bu nedenle de, ilgili teşebbüsün söz konusu hükmün tarafınca sağlandığını somut olgulara dayandırarak ispat etmesi gerekecektir. 

Gelişen ve uygulamada yer bulan RKHK m.5/1-a hükmüyle ile alakalı bir kararında Rekabet Kurulu “mevcut anlaşmanın yararlı olması” şartını da ek olarak irdelemiştir. Karara göre, X Havayolu şirketi ile Y Havayolu şirketi arasında yapılan havuz anlaşmasının Kurul'a bildirilmesini takiben yapılan inceleme uyarınca, anlaşmanın havacılık mevzuatlarını aşıyor olması sebebiyle RKHK m.4'e aykırılık teşkil ettiği kanaatinde olmasına rağmen, muafiyet şartlarının sağlanıyor olmasını göz önünde bulundurarak 5 yıl süreyle bireysel muafiyete hükmetmiştir. İlgili anlaşmada yer alan hava yolları şirketlerinin kapasitelerini birlikte belirlemeleri, hava trafiğinin beraber paylaşılması gibi hükümler yararlı olarak görülmüş ve bu kapsamda muafiyet tanınmıştır.

b. Tüketicinin Yarar Sağlaması

RKHK m.5 uyarınca “Tüketicinin bundan yarar sağlaması” da muafiyet şartlarından sayılmıştır. Tüketicinin somut olarak yarar sağlamadığı hallerde, muafiyet hükmünden faydalanmak da mümkün olmayacaktır.

RKHK'nın m.5/1-b hükmü ile tüketici kavramına yer verilmesine rağmen tüketici kavramının ne olduğuna ilişkin bir tanım ilgili kanunda yer almamaktadır. Dolayısıyla bu noktada Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun birlikte yorumlanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. TKHK hükümlerine göre tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder. Tüketicinin sağlayabileceği yararların başında, satış fiyatlarının düşürülmesi, kaliteli ürünlerin piyasaya sunulması, fiyat/performans açısından tüketiciye maksimum faydanın sağlanıp sağlanmadığı gibi hususlar yer alır. Dolayısıyla Rekabet Kurulu, bireysel ya da grup muafiyeti kapsamında tüketicinin yararı ile zararının mukayesesini yapmak ile yükümlüdür.

2.Olumsuz Şartlar

a. Rekabetin Tamamen Ortadan Kalkmaması

RKHK m.5/1-c uyarınca, “İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması” hükmü yer almaktadır. Teşebbüsler arasında kurulacak olan anlaşma, ilgili piyasada mevcut olan ve olması gereken rekabeti tamamen ortadan kaldırmamalıdır. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun uyarınca rekabetin ürün bazında değil daha geniş çevrede yani tüm piyasa içerisinde ortadan kalkmaması şartı aranmıştır. Dolayısıyla piyasadaki rekabeti ortadan kaldıracak ya da kaldırmaya sebep olacak türden bir anlaşma halinde muafiyet tanınması mümkün olmayacaktır.

Doktrinde genelde; ortak araştırma ve geliştirme, ortak satış ve reklam gibi konularda rekabetin ortadan tamamen kalkmaması sebebiyle muafiyet verileceği kabul edilmektedir. Buna karşılık Rekabet Kurulu ilgili bir kararında, iki teşebbüs arasında kurulan rekabet etmeme anlaşması ile üretim anlaşmasını bölge belirleme gibi rekabeti sınırlayıcı hükümler içermesi dolayısıyla RKHK m.4 ihlali olarak değerlendirmiştir ve muafiyet imkânından yararlandırmamıştır.

b. Rekabetin Zorunlu Olandan Fazla Sınırlanmaması

RKHK m.5/1-d uyarınca, “Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması” hükmü getirilmiştir. Hem söz konusu anlaşmanın nitelik olarak yararlı olması hem de tüketicinin yarar sağlamasını sağlarken gerekenden fazla rekabet kısıtlayıcı unsurlar içermemesi gerekmektedir.

Rekabet Kurulu bir kararında X şirketi ile bayilerinin yaptığı bir bayilik sözleşmesinde, bayilerin satış fiyatlarının şirket tarafından belirlenmesine dair hükmün zorunlu olandan fazla rekabet kısıtlayıcı unsurlar içerdiğine kanaat getirmiş ve bireysel muafiyet verilmemesine karar vermiştir.

B.MUAFİYET TÜRLERİ

Muafiyet, bireysel ve grup muafiyeti olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

1.Bireysel Muafiyet

RKHK'nun 5'inci maddesinde yer alan şartların tamamının sağlanması halinde teşebbüs faaliyetlerinin 4'üncü madde hükümlerinin uygulanmasından muaf tutulması amacıyla ilgili işbirlikleri açısından bireysel muafiyet gündeme gelmektedir. Kanunun 5'inci maddesi uyarınca muafiyet kararının verilmesi belirli şartların veya yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlanabilmektedir.

Değişiklik öncesindeki kanun hükmü uyarınca rekabeti sınırlayıcı anlaşmaların muafiyetten yararlanabilmesi için Rekabet Kurulu'na bildirim şartı aranmaktaydı. Mülga fıkra; “4 üncü madde kapsamına giren anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar yapıldıkları tarihten itibaren bir ay içinde Kurula bildirilir. Bildirilmemiş anlaşmalara muafiyet hükümleri uygulanmaz. Zamanında yapılmamış bildirimlere muafiyet verilmesi hâlinde muafiyet, bildirim tarihinden itibaren geçerlidir.” kuralını içermekteydi. Ancak Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun ile bildirim şartı yürürlükten kaldırılmıştır. Bildirimde bulunmama nedeniyle idari para cezası verilmesi uygulamasının son bulması ve Rekabet Kurulu'nun iş yükünün azalması bu değişikliğin sonuçları olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar Kurul'a bildirim zorunlu olmaktan çıkarılmış olsa da uygulamada teşebbüsler, tereddütleri ortadan kaldırmak ve hukuki belirlilik sağlamak amacıyla ihtiyari olarak bildirimde bulunmaya devam etmektedir.

Söz konusu muafiyetin varlığına ilişkin şartların sağlandığına yönelik tespit Rekabet Kurulu tarafından yapılır. Kurulun bu hususta verdiği kararlar idari işlem niteliğinde kararlardır. Dolayısıyla Kurulun muafiyete ilişkin kararına kadar olan süreçte, teşebbüs uygulamalarının niteliği doktrinde tartışma konusu edilmektedir. Büyük oranda mutabık kalınan görüş ise söz konusu uygulamaların askıda hükümsüz kalacağına ilişkindir. Rekabet Kurulu'nun muafiyet kararı vermesi halinde ise işlem yapıldığı tarihten itibaren hukuka uygun ve geçerli bir niteliğe bürünecektir. Eğer ki Kurul tarafından şartların sağlanmaması sebebiyle muafiyet kararı verilmezse, o takdirde işbirliği uygulaması kesin olarak hükümsüz hale gelecektir. Velev ki geciktirici koşula bağlanan muafiyet kararları, koşulun gerçekleşmesinden itibaren geçerli olacaktır.

Bireysel muafiyetlerde Kurul resen araştırma yaparak gerçeği ve doğruyu tespit edecektir. Bu doğrultuda taraflardan istediği türden belge ve bilgiyi talep edebilecektir. Verilecek muafiyet kararı belirli bir süre bazında verilebileceği gibi belirli şart ve yükümlülüklerin yerine getirilmesine de bağlı olarak verilebilir. Aynı şekilde başta şartlar sağlanırken sonradan mevcut şartlarda bir noksanlık meydana gelmesi halinde verilen muafiyet geri alınabilmektedir.

Kararın alınmasına esas teşkil eden herhangi bir olayda değişiklik olması halinde muafiyetin geri alınması kararı, değişikliğin olduğu tarihten itibaren hüküm ve sonuç doğurur. Karara bağlanan şartların veya yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ise muafiyet veya menfi tespit kararının verildiği tarihten itibaren hüküm ve sonuç doğuracaktır. Kararın söz konusu anlaşma hakkında yanlış veya eksik bilgiye dayanarak verilmiş olması hallerinde ise karar hiç alınmamış sayılır.

Bireysel muafiyet, grup muafiyetinin aksine, söz konusu işbirliği uygulamalarına taraf olan teşebbüslerle sınırlı olmak üzere hüküm ve sonuçlarını doğurmaktadır. Uygulamada yaygın olarak uzmanlaşma, araştırma, geliştirme, patent know-how lisansları, ortak girişimlerle ilgili anlaşmalara muafiyet verilmektedir. Buna karşılık pazar paylaşımı, fiyat belirlemeye ilişkin rekabeti sınırlayıcı nitelik gösteren anlaşmalara ise muafiyet sağlanmamaktadır.

Kurulun takdir yetkisi mutlak değildir. Yani madde hükmünde yer alan şartların sağlanması halinde muafiyet sağlanması hukukun gereğidir. Ancak madde hükmünde yer alan şartların, dönemin şartlarına ve her somut olayın özelliklerine göre farklı değerlendirilmeye açık olması sebebiyle Kurulun muafiyet tanımamaya yönelik kararlara hükmetmesi mümkündür. Ancak muafiyetin neden tanınmadığına ilişkin somut gerekçenin kararda açıkça belirtmesi gerekmektedir.

Anayasa'nın 125'inci maddesi uyarınca idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğuna ilişkin hükmü Kurul kararlarına karşı da uygulanabilir niteliktedir. Dolayısıyla karardan menfaatleri ihlal olan kişi ya da kişiler yargı yoluna başvurabilecektir.

2.Grup Muafiyeti

RKHK'un 5'inci maddesi uyarınca, “Kurul, birinci fıkrada gösterilen şartların gerçekleşmesi halinde, belirli konulardaki anlaşma türlerine bir grup olarak muafiyet tanınmasını sağlayan ve bunların şartlarını gösteren tebliğler çıkarabilir.” Denilmektedir. Hükmün Rekabet Kuruluna yetki verdiği görülmektedir. Kurulun çıkaracağı bir tebliğle sağlayacağı grup muafiyeti, nitelik olarak genel düzenleyici bir işlem olacaktır.

Türk hukukunda yalnızca anlaşmalar açısından grup muafiyetinden söz edilmiştir. Dolayısıyla uyumlu eylem ve birlik kararlarına grup muafiyeti tanınması kanunun lafzından mümkün gözükmemektedir. Uygulamada ise Kurul, uyumlu eylemleri muafiyet kapsamına alacak bir görüşte olmasına karşılık, teşebbüs birliği kararları ise muafiyet kapsamı dışında bırakılmıştır.

Rekabet Kurulu'nun bugüne kadar çıkardığı grup muafiyeti tebliğleri aşağıdaki gibidir:

1.Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2002/2)

2.Teknoloji Transferi Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2008/2)

3.Sigorta Sektörüne İlişkin Muafiyet Tebliği (2008/3)

4.Uzmanlaşma Anlaşmaların İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2013/3)

5.Araştırma ve Geliştirme Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2016/5)

6.Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2017/3)

Genel olarak çıkarılan bu tebliğlerde; muafiyet kapsamına giren yükümlülükler, muafiyet kapsamı dışında kalan koşul ve yükümlülükler ve muafiyetin geri alınacağı haller düzenleme altına alınmıştır. Bir anlaşmanın grup muafiyetinden faydalanabilmesi için anlaşmanın ilgili tebliğe uygun hükümler içermesi yeterli değildir. Aynı zamanda öngörülen hükümlere uygun davranılması gerektiği de doktrinde savunulmaktadır.

1.Dikey Anlaşmalarda Grup Muafiyeti Tebliği

Dikey Anlaşmalarda Grup Muafiyeti Tebliği (Tepliğ No:2002/2) uyarınca, üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki ya da daha fazla teşebbüs arasında belirli mal veya hizmetlerin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapılan anlaşmalar(dikey anlaşmalar) bu Tebliğde belirtilen koşulları taşıması kaydıyla muafiyet kapsamında tutulmuştur. Bu Tebliğin öngördüğü muafiyet koşullarını taşıyan dikey anlaşmaların Rekabet Kurulu'na bildirilmesi zorunlu değildir. Ancak muafiyetten faydalanacak taraf Kurula ihtiyacı bildirimde bulunma imkânına sahiptir. Bu Tebliğ ile muafiyet tanınmış bir anlaşmanın, RKHK'un 5'inci maddesinde yer alan koşullarla bağdaşmaz etkilere sahip olduğunun tespit edilmesi halinde muafiyeti Rekabet Kurulu tarafından geri alınabilir.

2.Teknoloji Transferi Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği

Teknoloji Transferi Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (Tebliğ No:2008/2) uyarınca, lisans verenin lisans alana lisansı verilen teknolojiyi anlaşma konusu ürünlerin üretimi için kullanma izni verdiği ve teknoloji transferine ilişkin anlaşmaları bu Tebliğ kapsamında muafiyetten yararlandırılmaktadır. Muafiyet, lisansı verilen teknoloji ile ilgili fikri mülkiyet haklarına tanınan korumanın geçerli olduğu müddetçe, know-how söz konusu olduğunda ise, know-how gizli kaldığı sürece devam edecektir.

Rekabet Kurulu, üçüncü kişilerin teknolojilerinin, örneğin bu kişilerin teknolojilerinin lisans alanlarca kullanımını yasaklayan benzer nitelikteki kısıtlamalar içeren anlaşma ağlarının oluşturduğu toplu etki nedeniyle, pazara girişinin sınırlandığını tespit ederse, bu Tebliğ ile tanınan muafiyeti geri alabilir.

Teknoloji transferi anlaşmalarını, grup muafiyeti kapsamı dışına çıkaran sınırlamalar ise işbu Tebliğin 6'ıncı maddesinde sıralanmıştır. İşbu maddede; satış fiyatını tek bir tarafın belirlemesi, üretim ve satış miktarlarının sınırlanması, müşterilerin paylaşılması, pazarın paylaşılması gibi haller sayılmıştır. Bir teknoloji transferi anlaşmasının ilgili maddede sayılan sınırlamalardan herhangi birini içermesi durumunda, anlaşmanın tamamı grup muafiyetinden yararlanamayacaktır.

3.Sigorta Sektörüne İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği

Sigorta Sektörüne İlişkin Grup Muafiyet Tebliği (Tebliğ No:2008/3) uyarınca, sigorta sektöründeki bazı anlaşma kategorileri grup olarak muafiyet kapsamında tutulur. Sigorta sektöründeki teşebbüsler tarafından hesaplamaların ve tabloların belirlenmesi, tanıtımı ve dağıtılması amacıyla yapılan rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar grup olarak muaf tutulmuştur. Sağlanan muafiyet şartlarıyla bağdaşmayan etkilere sahip olunduğunun tespiti halinde ise tanınan bu muafiyetin Rekabet Kurulu tarafından geri alınması mümkündür.

4.Uzmanlaşma Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği

Uzmanlaşma Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (Tebliğ No:2013/3) uyarınca, teşebbüsler arasında yapılan uzmanlaşma anlaşmalarının grup olarak muafiyet kapsamında değerlendirilmesi söz konusudur. Genel olarak birbirlerini tamamlayıcı nitelikte iktisadi varlıklara ve faaliyetlere sahip bulunan teşebbüsler arasında yapılan üretimde uzmanlaşmaya veya dağıtıma ilişkin olan ve pazar payını ilgilendiren anlaşmalar, (tarafların toplam pazar payının, ilgili pazarların herhangi birinde yüzde 25'i aşmadığı durumlarda) bu tebliğ kapsamında muafiyet hakkından yararlanabilmektedir. Muafiyet şartlarıyla bağdaşmayan bir etkinin mevcudiyetinin tespiti halinde ise tanınan muafiyet Rekabet Kurulu tarafından kaldırılabilmektedir.

5.Araştırma ve Geliştirme Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği 

Araştırma ve Geliştirme Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (Tebliğ No:2016/5) uyarınca, AR-GE anlaşmalarının grup olarak muafiyeti söz konusudur. Teknik bilgilerin elde edilmesine, ürün, teknoloji veya üretim süreçlerinin testlere tabi tutulmasına, teorik analizlerin ve gözlemlerin yapılmasına, deneysel üretimler de dahil olmak üzere deneylerin gerçekleştirilmesine, bu hususlar için gerekli tesislerin kurulmasına ve sonuçlarla ilgili fikri hakların elde edilmesine yönelik sürece ilişkin yapılan AR-GE anlaşmaları muafiyet kapsamındadır. Muafiyet anlaşma süresince geçerlidir. ARGE sonuçlarından ortak faydalanma söz konusu olması halinde, muafiyet, sözleşme konusu ürünlerin Türkiye Cumhuriyeti sınırları dâhilinde pazara ilk olarak sunulduğu tarihten başlamak üzere yedi yıl için daha geçerli olur. Gerekli muafiyet şartlarının sağlanmadığının tespiti halinde ise muafiyet Rekabet Kurulu tarafından geri alınabilmektedir.

6.Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği

Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği (Tebliğ No:2017/3) uyarınca, yeni motorlu taşıtların alımı, satımı veya yeniden satımı; motorlu taşıtların yedek parçalarının alımı, satımı veya yeniden satımı ve motorlu taşıtlara yönelik bakım ve onarım hizmetlerinin sağlanması konulu dikey anlaşmaların grup olarak muafiyetten faydalanacağı düzenlenmiştir. Motorlu taşıtlar sektöründe faaliyet gösteren rakip teşebbüsler arasında yapılan dikey anlaşmalar ise tanınan muafiyetten yararlanamaz. Taraflardan sağlayıcının anlaşma konusu mal veya hizmetlerin üreticisi ve dağıtıcısı olduğu, buna karşılık alıcının yalnızca dağıtıcısı olduğu anlaşmalar ise tanınan muafiyetten yararlanabilir. Muafiyetten yararlanan dikey anlaşmada öngörülen dikey sınırlamaların ilgili pazarın %50'sinden fazlasını kapsaması durumunda Rekabet Kurulu muafiyeti geri alabilir. Ayrıca RKHK'un 5'inci maddesinde yer alan şartların sağlanmadığının tespiti halinde de muafiyet geri alınabilmektedir.

SONUÇ

Rekabet hukuku, mal ve piyasalardaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesinin sağlanması hususunda gerekli düzenlemeleri içerisinde barındırmaktadır. Teşebbüsler arasındaki rekabeti düzenleyen kurallar Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde gelişmektedir. Teşebbüslerin piyasada birbirleriyle yaptığı yarışın denetime tabii tutuluyor olmasının bir sonucu olarak; teşebbüslerin bazı uygulamaları yasak çerçevesinde değerlendirilmekte ve ilgili teşebbüse yaptırım uygulanmaktadır. Ancak RKHK'un 5'inci maddesi uyarınca sayılan şartların sağlanması halinde, söz konusu hukuka aykırı kabul edilen uygulamaların muafiyet kapsamında değerlendirilerek hukuka uygun bir görünüme bürüneceği öngörülmüştür. Bu hususta muafiyet bireysel olarak belirli teşebbüslere verilebileceği gibi, çeşitli gruplara toplu olarak da Rekabet Kurulu'nun çıkartacağı tebliğler çerçevesinde muafiyet tanınabilmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

ARTICLE
29 December 2022

Rekabet Hukukunda Bireysel Muafiyet Ve Grup Muafiyeti

Turkey Antitrust/Competition Law
Contributor
Miran Legal established by Attorney Mustafa Aksaraylı in Istanbul, 2017. Since the day Miran Legal founded it showed steady growth so became one of prestigious law firms of Turkey. Our firm, provides fast, effective and solution-oriented attorneyship and legal consultancy services to its local and foreign, real and legal personality clients which in our portfolio with our consultancy staff consisting of experienced lawyers and academicians.
See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More